Gölün yükseltisi 2544 m. ile fazladır. Bunun dısında en önemli özelligi; Urartular
tarafından göl korunarak çevreci bir baraj haline dönüstürülmesidir. Bu dönüsümle,
Urartular zamanında gıda saglama açısından önemli olan Van ovası için sulama suyu
ihtiyacı karsılanırken aynı zamanda burada yasayan insanlar için de içme ve kullanma suyu
saglanmıstır.
Turna (Kesis) Gölü 3716 km²’lik Van Gölü havzası içinde, Van sehir merkezinin
dogusunda Erek Dagları üzerinde 2544 m. yükseltide bulunur.Gölün olusmasında tektonizmanın etkisi büyüktür. Üçüncü jeolojik zamanda
kuzey ve güneyden gelen basınçla yükselen Dogu Anadolu Bölgesi aynı zamanda faylanma
ve sürüklenmelerin yogun olarak gerçeklestigi bir alan olmustur.Turna (Kesis) Gölünün çevresi tektonik ve jeolojik özellikler açısından incelendiginde batısında bir sürüklenim bulundugu görülmektedir(Harita 2).Gölün
kuzeyinde kuzey-güney yönlü, gölü geçip devam etmeyen ve yaklasık uzunlugu 7–8 km.
olan bir fay hattı vardır. Bu fay hattına dik olarak uzanan kuzeydeki formasyonun sınırını
da belirleyen kabaca dogu-batı yönlü, dogusunda sürüklenim özelligi kazanmıs, 35–40 km.
kadar uzunlugu olan bir fay daha bulunmaktadır. Güneyinde göl havzasını belirleyen Gez
daglarının zirveleri ile göl arasındaki yamaçların egim derecelerinin fazla olması burada
dogu-batı yönlü fay olma ihtimalini artırmaktadır. Dogu-batı yönlü bu sürüklenim ve fay
hatları gölün olusumunda tektonizmanın etki boyutunu ifade etmektedir.
Turna (Kesis) Gölünün üzerinde olustugu Oligosen- Alt Miyosen yaslı ve kırıntılı
formasyon ile batısındaki Üst Kretase- Paleosen kırıntılılar ve karbonatlar erimeye çok uygun yapıdaki formasyonlardır. Bu nedenle gölün olusumunda az da olsa karstlasmanın
etkisinin bulunabilecegi söylenebilir.Gölün havzası yükselti özellikleri açısından farklılıklar gösterir. Batısında 2640– 2670 m.’ler arasında degisen zirveler, kuzeybatıda yükselerek 2725 m.’ye çıkar. Bu
yükseltiler arasında batıda yükseltisi 2555 m ve kuzey batıda 2550 m. olan iki vadi kökü
bulunur. Turna (Kesis) Gölünü çevreci baraja dönüstüren iki set bu vadi kökleri üzerine
yapılmıstır(Harita 3). Kuzeyde 2620 m. ile Çarıstıran Tepe, 2695 m. ile Kırmızıtas tepe,
2775 m. ile Devehörgücü Tepe’den devam eden su bölümü çizgisi Kuzeydoguda 2935 m.
ile Tapu Tepe’de en fazla yükseltiye ulasır. Doguda ise 2672, 2772, 2861, 2805 ve 2800 m.
olan zirvelerden geçer. Güneyde yükseltileri batıdan doguya dogru 2605, 2627, 2605 ve
2582 m. olan Gez Dagları zirveleri vardır.Turna (Kesis) Gölü havzasının batısı ve güneyinde buralardan geçen fay hatlarına
baglı olarak egim derecesi yüksek yamaçlar bulunurken kuzey ve dogusunda egim derecesi
az olan alanlar bulunur.
Buna baglı olarak havza kuzey ve doguda, batı ve güney kısımlarına göre daha
genis alan kaplamaktadır. Havzanın dogusunda, debisi az olan bir akarsu bu alanın suyunu
göle bosaltmaktadır.
Bitki örtüsü özellikleri açısından göl ve çevresinde; yükseltinin 2000 m.’nin
üzerinde olması nedeniyle yaylacılık açısından elverisli olan ot formasyonu hâkimdir
Turna (Kesis) Gölünde biriktirilen sudan faydalanacak olan Van sehrinin
Urartuların baskenti olması nedeniyle stratejik önemi vardır. Bu önemli sehir için ihtiyaç
duyulan içme ve kullanma suyu Samran kanalından (Garbrecht,1987; 191) ve diger
kaynaklardan yeterince karsılanamıyordu. Ayrıca Van ve çevresinde Urartuların yogun
tarımsal faaliyet içinde olmaları (kendilerine ait ”tir” denilen çizgisel çukur alanlara ekim
yaparak buralarda birikecek su miktarından faydalanıp kuraklıgın etkisini azaltma yöntemi
gelistirmelerinden anlasılmaktadır) ve bunun için yaz kuraklıgında (Van’da kuraklık
miktarı 4 ay ve baslangıç 6. ay, bitis ayı 9. aydır, Çiçek, 1995; 86. Vejetasyon döneminin
145 gün ve civarı oldugu göz önüne alınırsa bu dönemin %83’ü kurak geçmektedir) ihtiyaç
duyulacak suyun karsılanması gerekmekteydi. Urartuların yerlestigi ve nüfusun büyük
kısmının bulundugu bu alanda, Van Gölü’nün suyu hem çukurda hem de sodalı oldugu için
tarımda kullanılamıyordu. Bunun için daha yüksekten yalnız insan emegi ve aklıyla su elde
edilmesi uygun bir islem olmaktaydı. Teknolojinin gelismedigi o dönemde dogadan ve
onun imkânlarından ancak bu sekilde daha fazla yararlanılabilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder